Yemen, yıllardır süren iç savaşın yanı sıra, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki derinleşen anlaşmazlıkların pençesinde kıvranmaya devam ediyor. Geçmişte, bu iki ülke Yemen’deki ayrılıkçı güçlere destek vererek ortak bir strateji izlerken, son gelişmelerle birlikte düşmanlıkların ve gerilimlerin yeniden artması, bölgedeki istikrarı tehdit eder bir boyuta ulaştı. Suudi Arabistan ile BAE arasındaki bu çatışma, birçok uluslararası aktörü de ilgilendirirken, Yemen halkı için işlerin daha da zorlaşmasına yol açıyor.
Son aylarda Suudi Arabistan ve BAE, Yemen'in güneyinde stratejik öneme sahip bölgelerde kontrolü sağlamak için askeri harekâtlarını artırdı. Bu durum, her iki ülkenin de kendi çıkarlarını korumak adına mücadele etmesi, Yemen'deki iç savaşın karmaşık dinamiklerine yeni bir boyut ekledi. Suudi Arabistan, Husi isyancılarına karşı savaş açmış ve ülke içindeki hükûmeti desteklemişken, BAE ise ayrılıkçı Güney Geçiş Hükümeti’ni destekleyerek Yemen'in güneyinde otoritenin kontrolünü elinde tutmaya çalışıyor.
Bu çatışmalar, yalnızca askeri güç kullanımı ile sınırlı kalmayıp, ayrıca Yemen'deki insani krizin derinleşmesine yol açıyor. Ülkede temel ihtiyaç maddelerine erişim giderek zorlaşıyor, halk açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. BAE ve Suudi Arabistan’ın askeri çatışmaları, bu insani krizi daha da kötüleştirirken, dünya genelindeki yardım kuruluşları da Yemen’e yardım göndermekte zorluk yaşıyor. Uzmanlar, eğer bu çatışmalar çözülmezse, Yemen’deki insani durumun daha da kötüleşeceği uyarısında bulunuyor.
Uluslararası toplum, Yemen'deki bu gerilim ve çatışmaları dikkatle izliyor. Birleşmiş Milletler, Suudi Arabistan – BAE gerginliğini azaltmak için diplomatik çabalarını sürdürüyor. Aralık ayında yapılması planlanan barış görüşmeleri, tarafların uzlaşması adına bir fırsat sunabilir. Ancak, sıcak savaşın eşiğine gelen bu durum, arabuluculuk çabalarını son derece zorlaştırıyor. Suudi Arabistan ve BAE’nin karşılıklı güven eksikliği, barış görüşmelerinin başarılı olması adına ciddi bir engel oluşturuyor.
Sonuç olarak, Yemen’de Suudi Arabistan ile BAE arasındaki anlaşmazlıklar, sıcak savaş ihtimalini giderek artırıyor. Hem bölgedeki istikrarı tehdit ediyor hem de insani krizi derinleştiriyor. Uluslararası toplumun bu duruma hızlıca müdahale etmemesi durumunda, Yemen halkı daha fazla acı çekebilir. Gözlerin çevrildiği bu süreçte, hem Yemen’in geleceği hem de bölgedeki güç dengeleri açısından kritik bir dönüm noktasına gelinmiş durumda.
Yemen'deki bu karmaşık olaylar, yalnızca yerel aktörlerin değil, uluslararası güçlerin de dikkatini çekiyor. Suudi Arabistan ve BAE arasındaki gerginliğin nasıl sonuçlanacağı merakla bekleniyor. Barış görüşmelerinin mevcut durumda ne kadar etkili olacağı ve tarafların bir araya gelip gelip gelemeyeceği, hem Yemen’in hem de bölgenin geleceği açısından belirleyici olacaktır.