Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesini sürdüren temsilcilerin bir araya gelmesiyle kuruldu. 105 yıllık köklü geçmişi boyunca, TBMM Türkiye'nin siyasi tarihi ve demokratik yaşamında önemli bir rol oynamıştır. Bu yazımızda, TBMM'nin kuruluşundan günümüze kadar olan süreçteki değişimlerini, tarihsel olaylarını ve demokrasiye katkılarını ele alacağız.
TBMM, Kurtuluş Savaşı yıllarında, milli iradenin tecelli etmesi için bir araya gelen milli mücadelenin önderleri tarafından kuruldu. Kuruluşu ile birlikte, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu anlayışı benimsendi. İlk Meclis, 58 milletvekili ile toparlandı. O dönemde gerek Ulusal kurtuluş mücadelesindeki kararlılığı ve gerekse yasama faaliyetleri açısından bir dönüm noktasıydı. TBMM'nin kuruluşuyla birlikte, halkın meclisi olarak görev yapacak bir organ oluşturulmuş, bu da Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik yapısının temellerini atmıştır. İlk Meclis’in başkanlığına Mustafa Kemal Atatürk seçildi. İlk yıllarda, meclis sadece yasaları değil, aynı zamanda bir devletin kuruluşunu da inşa ediyordu.
Zamanla TBMM, sadece devletin temel organlarından biri değil, aynı zamanda devletin demokratik işleyişinin de merkezinde yer aldı. İlk yıllarında karşılaşılan zorlukların üstesinden gelinmesi için sıkı bir iş birliği ve dayanışma gerekmekteydi. TBMM, Cumhuriyet'le birlikte güçlenen demokratik mekanizmaların temsilcisi olurken, aynı zamanda halkın iradesini yansıtan bir yapı haline geldi. 1924’te kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile birlikte, TBMM'nin yetkileri genişletilerek, yasama, yürütme ve yargı yetkileri arasında bir denge sağlandı. Özellikle 1935 seçimleri ile birlikte, kadınların da milletvekili olmak için oy kullanma hakkına sahip olmaları, TBMM'nin gelişimi açısından önemli bir adım olmuştur.
TBMM, Demokratik toplumun oluşturulmasında ve gelişmesinde büyük bir role sahiptir. 1946'da çok partili hayata geçişin sağlanmasıyla birlikte, TBMM bambaşka bir kimlik kazandı. Siyasi partilerin meclis içinde daha faal bir rol alması, halkın temsil mekanizmasını daha da genişletmiş oldu. 1960’lı yıllarda gerçekleşen toplumsal dönüşüm ve gençlik hareketleri, TBMM üzerindeki toplumsal baskının da arttığı bir süreçti. 1980 sonrası dönemde ise, TBMM, siyasi istikrarın sağlanması için yeni stratejiler geliştirmeye başladıkça, yasaların halkın ihtiyaçlarına daha etkin bir şekilde cevap vermesi için çalışmalarını sürdürmüştür.
Günümüzde TBMM, bunun yanı sıra, ulusal düzeyde karar alma süreçlerinin yanı sıra, uluslararası platformlarda da önemli bir rol üstlenmektedir. Türk dış politikası, TBMM’nden alınan kararlarla yönlendirilmektedir. Özellikle 21. yüzyılda küresel sorunlar ve yerel meselelerin çelişkileri ışığında, TBMM’nin görevi daha da karmaşık hale gelmiştir. Kentleşme, çevresel krizler ve ekonomik zorluklar, TBMM’nin karşısındaki yeni başlıca mücadele alanları olarak öne çıkmaktadır.
TBMM'nin 105 yıllık tarihine baktığımızda, sadece bir yasama organı olmanın ötesinde, Türkiye'nin sosyo-kültürel yapısına yön veren bir aktör olduğu görülmektedir. Yasaların oluşturulmasında ve uygulamalarında toplumsal hassasiyetleri gözeterek hareket eden TBMM, demokratikleşme sürecine olan katkılarını her daim sürdürmüştür. Dolayısıyla, TBMM'nin her yıl düzenlenen 23 Nisan etkinlikleri, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda milli iradeye ve bağımsızlığa verilen önemin de bir göstergesidir.
Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 105. yaşında, geçmişteki mirasını yeni nesillere aktarma sorumluluğunun bilincindedir. Geleceğe umutla bakarak, demokratik değerlerin ve ilkelerin yaşatılması için çalışmaya devam ederken, her bir vatandaşın TBMM çatısı altında kendini temsil edildiğini hissetmesi, bu önemli meclisin ulaşmak istediği temel hedeflerden biridir.