İstanbul'da, 6,2 büyüklüğündeki deprem, 28 Ekim 2023 sabahı saat 08:42'de yerel saatle meydana geldi. Sarsıntının merkez üssü, Şile açıkları olarak belirlendi. Depremin derinliği 15 kilometre olarak ölçüldü ve bu da İstanbul'un kıyı bölgelerinde hissedilen etkisini artırdı. Sarsıntı, ilk olarak Avrupa Yakası'ndan duyulmuş, dolayısıyla birçok vatandaşın evlerinden fırlayarak sokağa dökülmesine neden oldu. Deprem sonrasında denizde oluşan dalgalar, özellikle sahil kesiminde korkutucu görüntüler oluşturdu.
Depreme hazırlıksız yakalanan İstanbul halkı, büyük bir paniğe kapıldı. Başta Şişli, Kadıköy ve Beşiktaş olmak üzere birçok ilçe, sarsıntının etkilerini yoğun bir şekilde hissetti. İnsanlar, sokağa çıkarken birbirlerine yardım etmeye çalıştı ve büyük bir karmaşa yaşandı. Ebeveynler çocuklarını okuldan almak için koşarken, birçok işyeri ve alışveriş merkezi de kısa süreliğine kapandı. Sağlık ekipleri, herhangi bir yaralanma ya da kaza durumuna karşı hazırlıklarını artırdı ve acil durum çağrıları artış gösterdi.
Deprem sonrası denizde meydana gelen dalgalar, sahilde korkutucu manzaralara yol açtı. Uzmanlar, depremin denizde tsunami riski taşımadığını belirtse de, dalgaların yükselmesi bazı vatandaşlar arasında paniğe neden oldu. Sahil güvenlik ekipleri, deniz güvenliği için önlemler aldı ve vatandaşları açık denizden uzak durmaları konusunda uyardı. Eş zamanlı olarak gemi trafiği de durduruldu, limanlarda herhangi bir olumsuz durumun yaşanmaması için vaziyet alındı.
Uzmanlar, İstanbul'da meydana gelen bu tür depremlerin, mevcut fay hatları nedeniyle sıkça yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. İstanbul’un tarihi yapılarının çoğu, depreme dayanıklı olmadığı için, binaların güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Depremin ardından yapılan açıklamalar, İstanbul için acil durum planlarının gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor. Depremin gerçek etkileri, önümüzdeki günlerde yapılacak detaylı incelemelerle ortaya çıkacak.
Sonuç olarak, İstanbul'da meydana gelen bu 6,2 büyüklüğündeki deprem, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan yerel halk üzerinde derin bir etki bıraktı. Yaşanan panik anları, aslında depreme hazırlık çalışmalarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Hem devletin hem de bireylerin bu tür durumlarla başa çıkabilmesi adına, mutlaka daha fazla bilinçlenmesi ve hazırlıklı olunması gerektiği aşikar.