7 Ekim 2023 tarihinde başlayan çatışmaların ardından Gazze’den telafi edilemez kayıplar yaşandı. Bu süreçte, iki çocuk, İngiltere’nin Londra şehrinde yeni bir hayat arayışına girdi. Aileleri, yaşadıkları travmanın derin yaralarını sarmaya çalışırken, çocukların sağlığını, güvenliğini ve geleceğini düşünmekten başka bir seçenekleri yok. İşte bu iki Gazzeli çocuğun İngiltere’deki umut dolu yolculuğunun hikayesi.
İkisi de Lahza bölgesinde yaşamış olan 12 yaşındaki Amina ve 9 yaşındaki Samir, saldırılar ve belirsizlikler içinde büyümek zorunda kalan iki kardeş. Gazze’nin bombalanmaları sırasında, ailelerinin yanı sıra, komşuları ve arkadaşları da hayatını kaybetti. Savaşın getirdiği yıkım, çocukların psikolojisi üzerinde derin etkiler bıraktı. Amina ve Samir, bu zorlu süreçte yaşadıkları zorluklara rağmen, diğer çocuklarla oynamaktan ve eğitim almak hayallerinden asla vazgeçmediler.
İngiltere’ye varışları, aileleri için sefaletin sona ermesi ve yeniden umut bulunduklarının bir simgesi oldu. Yalnızca coğrafi olarak değil, aynı zamanda psikolojik bir mesafeyi de geride bırakmış durumda olan bu iki çocuğun, yeni bir yaşam kurma arayışları, İngiltere halkı için de büyük bir dayanışma çağrısı anlamına geliyor.
İngiltere’ye vardıklarında, Amina ve Samir, eşyalarına sıkıca sarılırken gözlerinde hem bir korku hem de yeni keşifler için bir merak vardı. Londra, onların daha önce hayal bile edemeyecekleri zenginlikte bir kültüre ve olanaklara sahipti. Hükümet, Suriyeli mültecilere sağladığı destekle tanınırken, Gazze’de yaşanan kriz için de benzer bir destek sunmaya başladı. Amina ve Samir, burada eğitim alacak, yeni arkadaşlar edinecek ve en önemlisi, savaşın getirdiği travmalardan uzaklaşacak fırsatlara sahip olabilecekler.
Amina ve Samir'in hikayesi, halkın bilinçlenmesine ve destek olmalarına vesile oldu. Birçok sivil toplum kuruluşu, ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak, çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini sağlamak için seferberlik ilan etti. İlk zamanlar zorlu bir adaptasyon süreci geçiren çocuklar, zamanla İngilizce öğrenmeye ve toplumsal hayata katılmaya başladılar.
Meslektaşlarıyla beraber okulda iyi bir performans gösteren Amina, ilerde uzay bilimci olma hayalini kurarken, Samir ise futbol oynamayı çok seviyor ve en büyük hayali Chelsea’nin oyuncusu olmak. Bu hayallere ulaşmaları, yaşadıkları zorlukların üstesinden gelmeleri için gereken motivasyonu sağlıyor.
İki kardeşin hikayesi, sadece kendi hayatlarının değil, aynı zamanda savaşın ortasında yaşamaya zorlanan yüzlerce çocuk arasında zorlukların nasıl yenilebileceğinin de bir örneği haline geldi. İlerleyen aylarda, Amina ve Samir’in kendilerini nasıl ifade ettiklerini, yaralara nasıl merhem bulduklarını ve hayat mücadelesini nasıl verdiklerini hepimiz merakla izlemeye devam edeceğiz.
Gazzeli iki çocuğun yaşadığı travmalar, bütün dünyanın dikkatini içindeki belirsizliklerden kurtarmamız gerektiğine yöneltiyor. Dayanışma içinde olmak, insan olmanın en önemli vasfı. Amina ve Samir’in hikayesi, ne kadar güçsüz görünse de insanlığın ne kadar güçlü olabileceğini ortaya koyuyor. Bir zamanlar savaşın gölgesinde yetişen bu iki çocuk, şimdi yeni hayalleri ve umut dolu bir geleceği kucaklamaya var.
Onları izlerken, burada yaşamaya başladıkları yeni hayatları ile yeniden form kazanacaklarını umuyoruz. Umutlarını bir arada tutabilen her insan, yaşadığımız bu dünyayı daha güzel bir yer haline getirebilir. Hayat, sadece savaşlar değil; bazen yeniden doğmak ve yeni bir başlangıç yapmaktır. Umuyorum ki, Amina ve Samir gibi çocuklar, daha huzurlu ve güvenli bir dünya içinde büyüyerek, hayallerini gerçeğe dönüştürme fırsatını bulabilirler.