Son günlerde Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde görülen tahliye olayları, toplumun farklı kesimlerini derinden etkilemeye devam ediyor. Bu bağlamda, İstanbullu bir dede ve torunları, mahkemelerin tahliye kararlarını protesto etmek amacıyla bir araya gelerek, seslerini duyurmak ve haklarını savunmak için sokaklara döküldü. "Bizi evimizden almalarına izin vermeyin!" sloganıyla gerçekleştirdikleri eylem, hem duygusal anlara sahne oldu hem de ulusal gündemde geniş yankı buldu. Bu olay, yalnızca bireysel bir dram değil; aynı zamanda toplumsal bir dayanışma örneği olarak da değerlendiriliyor.
Olayın merkezinde bulunan 70 yaşındaki dede Hasan Yılmaz ve torunları, dört kuşaktır aynı evde yaşamış olan bir ailenin fertleri olarak, evlerinin elinden alınma korkusuyla karşı karşıya kalmış durumdalar. Hasan Yılmaz, evin hem tarihi bir öneme sahip olduğunu hem de aile için manevi bir değer taşıdığını vurguladı. “Ben burada çocuklarımı büyüttüm, torunlarımın ilk adımlarını attıkları yer burasıdır. Bizi buradan koparamazlar!” diyerek duygularını ifade etti. Protestoya katılan torunları da dedelerinin yanı sıra, ailelerinin bu yuvaya olan bağlılığını dile getirdi. “Biz burada büyüdük, her anımız burada geçti. Hangi güç bizi buradan çıkarabilir ki?” şeklinde sözler sarf ettiler.
Protesto esnasında aile üyeleri, ellerinde pankartlarla sokaklarda yürüyerek, kendilerine destek olan komşularıyla birlikte evlerinin korunması gerektiği mesajını verdiler. “Evlerimizi koruyun! Biz buradayız!” ve “Tahliye etmeyin!” yazılı pankartlar taşıyan kalabalık, yerel basın ve sosyal medyada büyük ilgi gördü. Ailenin yaşadığı bu durum, halk arasında da bir dayanışma hissi uyandırdı. Ülkenin farklı bölgelerindeki benzer durumlar, sosyal medya aracılığıyla paylaşılarak, daha geniş bir kitleye ulaştı ve konunun önemini artırdı.
Gözyaşlarını tutamayan dede, yaşadığı duygusal anların yanı sıra, mahalledeki komşularının da desteğiyle yalnız olmadıklarını hissetmenin kendisine güç verdiğini belirtti. Aile, sürdürdükleri bu mücadelede yalnızca kendi evlerini değil, karşılaştıkları benzer durumlar yaşayan diğer aileleri de temsil ettiklerinin farkında olduklarını ifade etti. Bu tür eylemlerin, yalnızca hukuki bir süreç değil, aynı zamanda insani bir yanının da olduğuna inanıyorlar. Dede Hasan, “Biz sadece bir evde yaşamıyoruz; biz bir aileyiz. İşte bu yüzden bu eylem bizim için son derece önemli” dedi.
Protestonun ardından aile, derhal hukuki süreci başlatma kararı aldı. Özellikle destek mesajları ve dayanışma gösteren diğer ailelerle iletişim kurarak, benzer durumda olan kesimlere de örnek olmayı hedefliyorlar. Mahalle ve sosyal medyada yaşanan destek akışı, devlet yetkililerinin de dikkatini çekmiş durumda. Yerel partilerin bazı temsilcileri, aileyi ziyaret ederek, destek mesajları verdi ve duruma duyarsız kalmayacaklarının sözünü aldılar. Bu durum, toplumun zor koşullar altındaki dayanışma ruhunun yeniden canlanmasına katkı sağlıyor.
Toplumun ve medyanın bu konudaki ilgisi, dede ve torunlarının eyleminden daha geniş bir fotoğraf vermekte. Türkiye genelinde ev tahliyeleri, köklü ailelerin yerinden edilme sorunları, konut stoku, ekonomik zorluklar ve sosyal adalet konuları üzerine geniş bir tartışma başlattı. Ailenin mücadelesi, sadece bireysel değil, toplumsal bir mesele halini almakta ve diğer benzer vakalar için de ilham vermektedir.
Sonuç olarak; dede Hasan ve torunlarının eylemi, sadece bir evin değil, bir ailenin, bir neslin, bir kültürün korunmasına yönelik bir direniş hikayesidir. Geçmişin izlerini taşırken geleceği de koruma arzusuyla dolu olan bu aile, seslerini duyurmakla kalmayıp, tüm toplumun dikkatini öncelikli sorunlara çekmeyi başardı. Aile, toplumun desteğiyle sesini daha da yükseltmeye ve haklarını savunmaya kararlı görünüyor. Hem bu durumu hem de benzer durumları kabul etmemek adına, herkesi daha duyarlı olmaya çağırıyor.