Çin, Tayvan çevresinde geniş çaplı bir askeri tatbikat başlatarak bölgedeki gerilimi artırdı. Tatbikat, bölgesel güvenlik endişelerini derinleştiriyor ve uluslararası tepkiye yol açıyor.
Çin, Tayvan çevresinde kapsamlı bir askeri tatbikat başlatarak bölgedeki gerilimi yeniden tırmandırdı. Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Tayvan Boğazı'nda hem deniz hem de hava unsurlarını içeren tatbikatın, bölgedeki "ayrılıkçı" hareketlere ve dış müdahalelere karşı bir uyarı niteliği taşıdığını duyurdu. Bu geniş çaplı tatbikat, Tayvan’ın bağımsızlık girişimlerine karşı güçlü bir mesaj olarak yorumlanırken, uluslararası toplumda da endişelere yol açıyor.
Çin Savunma Bakanlığı, tatbikatın amacının Tayvan’a yönelik askeri hazırlık seviyesini artırmak ve olası müdahalelere karşı caydırıcılığı pekiştirmek olduğunu belirtti. Yapılan açıklamada, tatbikatın yalnızca savunma amaçlı olduğu ve Çin’in ulusal egemenliğini korumaya yönelik kararlılığını gösterdiği ifade edildi. Ancak, Tayvan yönetimi ve müttefikleri bu tatbikatı provokatif bir adım olarak değerlendiriyor.
Tayvan hükümeti, Çin’in bu adımını kınayarak, kendi toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit olarak gördüğünü açıkladı. Tayvan Savunma Bakanlığı da bu süreçte alarma geçti ve bölgede artan askeri hareketliliği yakından izlediğini duyurdu. Tayvan liderleri, Çin’in bu tür tatbikatlarla bölgesel barışı ve istikrarı tehdit ettiğini savunuyor.
ABD ve Japonya gibi ülkeler ise Çin'in Tayvan'a yönelik artan askeri baskısını kınadı ve bölgedeki statükonun korunması gerektiğini vurguladı. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Tayvan’a yönelik tehditlerin kabul edilemez olduğu ve barışçıl yollarla çözüm arayışlarının sürdürülmesi gerektiği ifade edildi.
Çin'in bu askeri tatbikatı, Tayvan Boğazı'ndaki gerilimi daha da yükseltti ve olası bir askeri çatışma riskini gündeme getirdi. Uluslararası toplumun dikkatle izlediği bu gelişmeler, Asya-Pasifik bölgesinde güvenlik dengelerinin daha da kırılgan hale gelmesine yol açıyor. Tayvan ve Çin arasındaki bu gerilim, gelecekte bölgesel ve küresel güç dengelerini etkileyebilecek bir kriz potansiyeli taşıyor.