İstanbul’un kalabalık sokaklarında, birçok insan günlük koşuşturmacasında ekmek kırıntılarına dikkat etmezken, 17 yıldır bu kırıntıları toplayan bir adam var. Adı Osman, 62 yaşında ve günlerinin büyük bir bölümünü sokaklarda geçirerek, kaybedilen ekmeğin hesabını yapmaya çalışıyor. Osman’ın bu farklı yaşam tarzı, sadece bir alışkanlık değil, aynı zamanda derin bir inanç ve topluma katkı sağlama arzusunun bir ifadesi. Yıllardır sürdürdüğü bu çalışmayla ilgili düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor: "Allah rızası için bu işi yapıyorum."
Osman, her sabah erken saatlerde sokağa çıkarak, İstanbul’un en işlek caddelerinde ve parklarında dolaşmaya başlıyor. Yerde bulduğu ekmek kırıntılarını tek tek toplayan Osman, bu kırıntıların israfı önlemek amacıyla toplandığını vurguluyor. “Bir ekmek, birçok insanın evine girebilir. Birileri aç kalırken, israf edilen bu ekmek parçaları üzülerek göz ardı edilemez” diyor. Osman, topladığı ekmek kırıntılarını ise şehrin çeşitli yerlerindeki hayvanlara ya da ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırıyor.
Onun bu çabası, sadece bireysel bir eylem değil, aynı zamanda toplumsal bir farkındalık yaratma çabası. 17 yıl boyunca bu işe gönülden bağlı kalan Osman, birçok insana ilham oldu. Sadece sokaktan ekmek toplamakla kalmıyor, aynı zamanda başkalarına yardım etmeyi de her zaman öncelik haline getiriyor. “Küçük bir iyilik, büyük değişimlere yol açabilir” diyerek, topluma olan inancını dile getiriyor. Onun hikayesi, insanların farkında bile olmadan israf ettikleri değerlere karşı bir hatırlatıcı niteliğinde. Bu noktada Osman, toplumda bir fark yaratma umudunu asla kaybetmiyor.
Osman’ın hikayesi, sadece bir kişinin yaşam tarzını değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluğun ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. Herkesin yapabileceği küçük bir iyilik, büyük bir dönüşümün anahtarı olabilir. Osman’ın örneği, insanları düşünmeye ve harekete geçmeye teşvik ediyor. "Ben bir şeyler yapabiliyorsam, herkes yapabilir" diyerek, bu konudaki motivasyonunu artırmayı amaçlıyor.
Sonuç olarak, Osman gibi özverili insanların çabaları, toplumda farkındalık yaratarak, kalabalık şehirlerde bile birlik ve beraberliği teşvik ediyor. Onun hikayesi, sadece bir bireyin yaptığı bir çalışmadan ibaret değil; aynı zamanda insanlığın dayanışma ruhunu yeniden canlandırma çabası. Bu gibi hikayeler, toplumsal yaşantımızın ne kadar zengin olduğunu ve hayata dair umutların asla kaybolmadığını gösteriyor.